Su altı insanı büyüleyen bir yaşam alanı. Canlı çeşitleri, renklerin parlaklığı insanı resmen kendisine aşık ediyor. Belki bu yüzdendir su altındaki yaşamı, ve verdiğimiz savaşı görüntüleme sevdamız. Tüple dalan dalgıçlar genelde zıpkıncıları sevmezler. Nedeni oraya ait olan bir canlıyı avlamamızdandır. Ama denize, sualtı yaşamına bizim kadar saygı gösteren başka deniz sevdalıları yoktur eminim.
Şimdi size sevdiğim ve takdir ettiğim bir kişiden bahsedeceğim; Aydın Mevsim. İşte bu sualtına duyduğumuz saygıyı ve aşkı en iyi örnekleyebileceğim insanlardan birisi. Kendisi hem bir zıpkıncı, hem de sualtı fotoğrafçısıdır. (Yeni başlamış olmasına rağmen, çekimlerinin kalitesi bu ünvanı ona verme hakkı doğuruyor bana)
Kendi fotoğraflarından bir kaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum.
Kendisinin çok da iyi bir zıpkıncı olduğunu ayrıca belirtmeme gerek yok. Video’yu izlediğinizde anlayacaksınız.
Denizin dibinde, basınç altında fiziksel koşulları zorlarken insanın zihninden geçen sadece iri bir balığın çıkması ve süzülerek yaklaşmasıdır sanırım. Saniyeler, saatler gibi geçerken, insan huzurla ama içten içe bir heyecanla bekler derinlikte.
Balığı ararken tüm koşullar iyi de olsa, en büyük rol her zaman nasipli olmaktan geçer.
Güzel bir günde meramıza doğru yola çıktık. Açıkta dalgalar biraz zorlasa da, meramıza ulaştığımızda dağların perdelemesiyle çarşaf gibi bir deniz bizi karşıladı.
Yeni Marotech 3 lastikli zıpkınımla avlandığım için zıpkına kamera monte edip çekim yapamadım. Diğer elimle tutup çekim yapmak için yaptığım elcik ile bir kaç çekim yapsam da 30lu metrelerde bunun kolay bir iş olmadığını anladım.
Bereketli bir gündü.
Bütün gün güzel balıklar vurmuş olsak da, dönüş yolunda Barış’ın bir topuğu fark etmesi üzerine durup bakmak istedik. İşte burada `nasip` devreye girdi.
“23 metreye doğru indiğim bir anda taşının önünde duran güzel bir gridayı farkettim. Bu grida üzerine doğru süzülürken 3 – 4 metre daha aşağıda biraz daha iri bir grida görüp zaten taşının önünde olan balıktan diğerine doğru kaymaya başladım. Renklerin değişmeye başladığı yerde balık düz bir duvarın altında sakin bir şekilde duruyordu.
Atışımı yaptım ve balığı vurduğumu görünce kafamı çevirip diğer gridaya baktım. Tahminim doğru çıkmıştı ve o da düşündüğüm gibi taşına girmişti. İlk balığı dizgime taktıktan sonra ikinci balığın deliğine doğru inmeye başladım. Feneri yaktığımda balığın içeride bana doğru bakmakta olduğunu görüp atışımı yaptım.”
İşte bu nasipti..
Güzel ve bereketli bir gündü. Yorulduk ama değdi…
Çok fazla dalış yapamadığımdan dolayı elimde video görüntüsü yoktu. Bu sebeple uzun zamandır video paylaşamıyorum sitede. Bayram haftası 1 günlük Gökova turumuz da balık açısından çok verimli geçmedi ve video düzenlemeyi erteledim.
Tabi bu “boş” geçen dönemi verimli kılmak adına çalışmalarım oldu. Bir kaç hafta içerisinde sizlerle çok önemli videolar ve röportajlar paylaşacağım. Şimdilik sır olarak bende kalsın..
Zıpkınla balık avı hepimizin bildiği üzere belirli bir fiziksel yeterlilik, deneyim ve şans gerektiriyor. Önemli faktörlerden birisi olan “şans” olmadığı takdirde sonuç olumsuz olabiliyor.
Paylaştığım video’da şanssız olduğum bir sahne ile karşılaşacaksınız. Her zaman göreceğiniz irilikte grida bulmak kolay olmuyor..
Bu arada daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Blog Ödülleri yarışmasına katıldım ve video’yu izledikten sonra sizlerden de destek bekliyorum. Amacım zıpkınla balıkavı’nın hem sosyal medyada hem de toplumda daha çok duyulması.
Eğer Facebook hesabınız ile giriş yapmış durumdaysanız direk sitemin sağ kısmındaki Blog ödülleri bölümünden oylayabilir veya https://www.blogodulleri.com/Ara/809 adresinden üye olarak Spor kategorisindeki blogumu oylayabilirsiniz.
Hepinize şimdiden çok teşekkürler ve keyifli izlemeler.